Hücreler organik ve inorganik maddelerden oluşur.
- Prokaryot (İlkel) hücre
- Ökaryot (Gelişmiş) hücre
- Prokaryot veya ökaryot olan her hücre
- Zar
- Sitoplazma
- Nüklear bölge (Genetik Materyal)
HÜCRE
- Hücre teorisine ilişkin çalışmaları açıklar.
- Hücreye ilişkin bilgilere tarihsel süreç içerisinde katkı sağlayan bilim insanları ve katkıları. Yıllar Bilim İnsanları Katkıları 1665 Robert Hooke Ölü mantar dokusunda içi boş odacıklar gördü. Bu boş odacıklara hücre adını vererek hücre kavramını ilk kez kullandı. 1675 A. Van Leeuwenhoek Çağına göre modern sayılabilecek bir mikroskop geliştirdi. 1838 Matthias I. Schleiden Bitkilerin hücrelerden oluştuğunu belirtti. 1839 Theodore Schwann Hayvanların hücrelerden oluştuğunu belirtti. 1830-1840 T.Schwann, M. I. Schleiden Bugün geçerliliğini koruyan hücre teorisini ortaya attılar. 1855 Rudolph Wirchow Bütün hücrelerin daha önce var olan başka bir hücreden meydana geldiğini açıklamıştır. 1858 Rudolph Virchow Tüm canlıların hücrelerden meydana geldiğini ve bunların bölünerek yeni hücreler oluşturduğunu ileri sürerek hücre hakkında önemli bilgiler vermiştir. 1869 Friedrich Miescher Çekirdek asitleri olarak da bilinen nükleik asitler, som balığının sperm hücrelerinin çekirdeklerinde görülmüştür. 1933 Max Knoll ve Ernst Ruska İlk elektron mikroskobunu yapmışlardır. 1953 Watson ve Francis Crick DNA’nın çift sarmal yapıda olduğu ileri sürüldü. 1972 Singer ve G.Nicholson Hücre zarının yapısı “Akıcı Mozaik Zar Modeli” ile açıklandı.Mikroskop çeşitleri ve ileri görüntüleme teknolojilerinin kullanmasının hücre teorisine katkıları
- 17. yüzyılda Leeuwenhoek lensler üzerine yaptığı geliştirmeler ve ayarlamalarla hücreyi incelemeye olanak sağlayan ışık mikroskobunu geliştirdi. Onunla yaklaşık olarak aynı zamanlarda Robert Hooke, Leeuwenhoek’in mikroskop tasarımından biraz daha farklı bir mikroskop tasarladı.
- Mikroskopla birlikte, insanoğlu çıplak gözle göremediği yapıları inceleyebilme olanağına kavuştu. Tüm canlıları oluşturan temel birim olan hücrenin keşfi de mikroskobun gelişimi ile mümkün olmuştur.
- Hooke 1665 yılında incelediği ölü mantar dokusunda içi boş odacıklar gördü. Bu boş odacıklara hücre adını verdi. Aslında bu odacıklar boşluklar değil, bitki hücrelerinin etrafını saran cansız hücre çeperlerinin oluşturduğu odacıklardır.
- Anton van Leeuwenhoek geliştirdiği mikroskopla bakterileri, maya mantarlarını ( Saccharomyces uvarum- Sakaromise uvarum), bir damla sudaki canlılığı, kılcal damarlarda kanla dolaşan parçacıkları ilk defa gözlemleyip tanımlamıştır.
- 1830’larda geliştirilen ve daha iyi görüntü veren mercekler sayesinde İngiliz botanikçi Robert Brown, bitki hücrelerini incelemiş ve hepsinde yuvarlak bir yapının ortak olduğunu tespit etmiştir. Bu yapıya çekirdek (nukleus) adını vermiştir.
- Bilimsel araştırmalarda ise incelenen nesnenin yüz binlerce kez büyütülebilmesi ancak elektron mikroskoplarının geliştirilmesiyle sağlanmıştır. Elektron mikroskobunun sağladığı bu teknolojik avantaj bilim insanlarını hücrenin yapısı hakkında daha detaylı bilgilere ulaştırmıştır.
- Bilim ve teknoloji alanında yaşanan ilerlemeler sadece hücre yapısıyla ilgili çalışmaları değil, aynı zamanda hücrede meydana gelen kimyasal olaylar ve genetik materyaller konusundaki çalışmaları da hızlandırmıştır. Bütün bu gelişmeler hücrenin bir bütün olarak daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunmuştur.
HÜCRE TEORİSİ
- 1838 yılında Alman bilim insanı Mathias Schleiden bitkilerin hücrelerden oluştuğunu ortaya çıkarmıştır. Ertesi yıl da vatandaşı Thedor Schwann hayvanların hücrelerden oluştuğunu belirlemiştir. Bu iki bilim insanının birbirinden bağımsız olarak ortaya çıkardığı bu bilgiler hücre teorisini doğurmuştur.
Hücre teorisi;
Bütün canlılar bir ya da birden çok hücreden oluşmuştur.
Hücreler canlının yapısal ve işlevsel birimidir.
Yeni hücreler var olan hücrelerin bölünmesi sonucunda meydana gelir.
Hücreler kalıtım materyali (DNA ve RNA) taşır ve yeni hücrelere aktarır.
Tüm metabolik olaylar hücrede gerçekleşir
HÜCRENİN YAPISI
Hücreler yapılarına göre prokaryot ve ökaryot olmak üzere iki grupta incelenirler.
Prokaryot Hücre:
- En ilkel yapılı hücredir.
- Çekirdek (nukleus) zarı bulunmaz.Kalıtsal materyal (DNA) hücre sitoplazmasında bulunur.
- Gelişmiş hücrelerde bulunan zarla çevrili organeller yoktur.
- Prokaryot hücre olup monera alemine ait canlılar ikiye ayrılır.
- Bakteri
- Arkeler
Ökaryot Hücre:
- DNA materyali çekirdek zarı ile çevrelenmiştir.
- Zarlı organeller bulundurullar..
- Ökaryot hücre yapısına sahip canlılara ait alemler
- Protistalar
- Fungiler(Gerçek mantarlar)
- Bitkiler
- Hayvanlar
1.Prokaryot Hücre:
- Zarla çevrili çekirdek ve zarlı organelleri bulunmayan hücrelerdir.
- Bakteriler, siyanobakteriler ve arkeler prokaryot hücre yapısına sahiptir.
- Prokaryot hücrelerin en belirgin özelliği, zarla çevrili bir çekirdek yapılarının olmamasıdır.
- Zarlı organeller de bulunmaz. Sadece organel olarak zarsız olan ribozom bulundururlar.
- Kalıtım materyalleri ise sitoplazma içerisinde dağınık olarak bulunur.
- Bu canlılardaki bütün metabolizma olayları, sitoplazma ve hücre zarındaki yapılarda gerçekleşir.
- Prokaryotik canlıların hepsi bir hücrelidir.
- Kemosentez olayını sadece prokaryotik canlılardan bakteriler ve arkeler gerçekleştirir.
2.Ökaryot Hücre:
- Çekirdek zarı ve zarlı organelleri bulunan hücrelerdir.
- Zarsız organellere de sahiptirler.
- Prokaryot ve Ökaryot Hücrelerin Benzer Yönleri
Hücre zarının bulunması
Sitoplazma sıvısının bulunması
Kalıtım materyalinin bulunması
Ribozom organelinin bulunması
- Lipoprotein yapılıdır.Karbonhidrat zarın %3'ünü oluşturur. Lipitler zarın %42'sini oluşturur.(fosfolipid, kolesterol gibi çeşitlenme gösterir.)Proteinler zarın %55'ini oluşturur.; (Lipid tabakayı boydan boya kateder veya lipid tabakaya dış ya da iç yüzeyde hafif gömülü olarak bulunur.)
Karbonhidratlar hücre zarında;
- Proteinlere bağlanarak glikoproteinleri oluşturur, Glikoproteinler Zarın sadece dış yüzeyinde bulunur, reseptör olarak görev yapar.
- Lipitiere bağlanarak glikolipitleri oluşturur. Glikolipitler zarın lipid tabakasının sadece dış yüzüne bağlanarak bulunur. Bazı bakteri ve toksinler için yüzey reseptörü olarak görev yapar.
Hücre Zarının Özellikleri ve Görevleri
- Hücrenin belli bir şekil almasını sağlar.
- Hücrenin çevresi ile madde alışverişini sağlar.
- Hücre zarı değişik maddelere karşı değişik permeabiliteye (geçirgenlik) sahiptir. Bu yüzden seçici geçirgen (semipermeable) özellik gösterir.
- Hareket etme, birbirlerini tutma ve çekme özelliği vardır.
- Elektriksel veya kimyasal sinyalleri tanıyarak bunların alınmasını ve cevap verilmesini sağlar.
- Belli bir dereceye kadar onarılabilir.Fazla tahrip olursa sitoplazma dışarı akar.
- Bazı organellerin zar yapısını oluşturur. ( Endoplazmik retikulum, koful, çekirdek zarı )
- Zar yüzeyi bazı farklılaşmalar gösterebilir.
Mikrovillus
Sil (titrek tüy)
Yalancı ayak
Kamçı
Sabit tüyler…..
Hücre Zarından Madde Geçişi:
- Küçük moleküller, büyüklere göre, nötr atomlar, iyonlara göre,negatif iyonlar, pozitif iyonlara, yağda çözünenler, çözünmeyenlere göre daha kolay geçer.
Bilgi:
- Hücre zarındaki porlardan geçebilen maddeler: O2 , CO2, H2O , I2 Etil Alkol, Glikoz,Aminoasit, Yağ asiti, İyonlar (Na+,K+ )
- Hücre zarındaki porlardan geçemeyen maddeler: Protein,Yağ, Maltoz, Sakkaroz, Laktoz,Nişasta, Selüloz, Glikojen, Virüs, Bakteri
Hücre Zarında Taşınma
Küçük Moleküllerin Geçişi
Difüzyon
- Moleküllerin çok yoğun oldukları bölgeden az yoğun oldukları bölgeye doğru kinetik enerjileri ile yayılmalarıdır.
Örnek: Kolonya kokusunun etrafa yayılımı.
- ATP harcamasını gerektirmez.
- Hızı, konsantrasyon (yoğunluk) farkı ve sıcaklık yükseldikçe artar
- Molekül çapı büyüdükçe azalır.
Hücre zarında iki tür difüzyon gerçekleşir:
- Basit difüzyon
- Kolaylaştırılmış difüzyon
- Kolaylaştırılmış difüzyonda, basit difüzyondan farklı olarak; Taşıyıcı moleküller,Enzimler kullanılır. Örnek: Permeaz
Aktif Taşıma
- Maddenin az yoğun bulundukları ortamdan çok yoğun bulundukları ortama taşınmasıdır.
- Enerji harcamayı (ATP) gerektirir,
- Enzim ve taşıyıcı molekül kullanılır.
Osmoz
- Seçici geçirgen zarlardan su moleküllerinin difüzyonuna denir.
- Enerji harcanmaz.
- Osmoza bağlı olarak gerçekleşen olaylar.
Plazmoliz,
Deplazmoliz
Turgor
- Bu olaylar hücre içi ve hücre dışı ortamları arasındaki su moleküllerinin konsantrasyonuna bağlı olarak ortaya çıkar.
Ortam Çeşitleri
- İzotonik Ortam: Hücre içi ile hücre dışı derişimIeri eşit olduğu ortamdır. (İç =Dış) Bu ortam hücre için en idealdir.
- Hipertonik Ortam: Hücre dışının çözünmüş molekül açısından hücre içine oranla daha yoğun olduğu ortam. (İç<Dış) . Böyle bir ortama konulan hücre, su kaybederek plazmolize uğrar.
- Hipotonik Ortam: Hücre dışının çözünmüş molekül açısından hücre içine oranla daha az yoğun olduğu ortamdır. (İç > Dış). Böyle bir ortama konulan hücre su alarak turgor haline geçer
Plazmolize uğrayan hücre su kaybederek büzülür.
Deplazmoliz, plazmolizin ortadan kalkması olayıdır.Hücre su alarak eski haline döner.
Turgor, hücrenin fazla su alması olayıdır. Su alımı fazla olan bitki hücresi selüloz çeperinin varlığına bağlı olarak şişerken.Hayvan hücresi patlayarak ölür.
Osmotik Basınç: Hücrenin su emme isteğidir. Hücre içerisinde çözünmüş madde miktarı fazla, su miktarı az olduğu zaman osmotik basınç yükselir.
Turgor Basıncı: Hücre içindeki su moleküllerinin zara uyguladığı basınç.
- Hücre içinde turgor ve osmotik basınç birbirine zıttır. Osmotik basınç arttıkça turgor basıncı azalır veya osmotik basınç azaldıkça turgor basıncı artar.
Büyük Moleküllerin Geçişi:
ENDOSİTOZ
- Dış ortamdaki büyük bir molekülün hücre zarından oluşan bir uzantı veya vezikül yardımıyla sitoplazmaya geçmesidir.
- Endositoz iki şekilde gerçekleşir:
- Fagositoz
- Pinositoz
- Hücrenin yemesi anlamına gelir.
- Zardan geçemeyen katı moleküllerin hücre içine alınmasıdır.
- Enerji harcanır
- Savunma amaçlı.(Örneğin: insan akyuvar hücresinde)
- Beslenme amaçlı (Örneğin: Amipte)
Pinositoz
- Hücrenin içmesi anlamına gelir
- Zardan geçemeyen eriyik haldeki moleküllerin hücre içine alınması.
EKZOSİTOZ
- Hücre içinde bulunan eriyik haldeki büyük moleküllerin dışarı atılmasıdır.
- Ekzositozla hücreden uzaklaştırılan maddelere örnek;
NOT: Hayvan hücrelerinde Fagositoz, pinositoz ve ekzositoz olayları gözlenir . Her üç olayda da enerji harcanır.
Selüloz Çeper:
- Bitki hücrelerinde, hücre zarının dışında bulunur.
- Bitkisel dokuların iskelet maddesidir.
- Bitkinin türü ve yaşadığı çevreye göre, lignin, süberin, kütin gibi maddeleri biriktirebilir.
- Madde geçişini sağlayan geçitler bulunur.Selüloz çeper tam geçirgendir.
- Bitki hücreleri canlı olmayan selüloz çeper nedeniyle hayvan hücrelerine göre, değişen ortam şartlarına daha dayanıklıdır.
SORULAR
SORU 1
SORU 2
SORU 3
SORU 4
SORU 5
SORU 6
SORU 7
SORU 8
SORU 9
SORU 10
SORU 11
SORU 12
SORU 13
SORU 14
SORU 15
SORU 16
SORU 17
SORU 18
SORU 19
SORU 20
SORU 21
SORU 22
SORU 23
SORU 24
SORU 25
SORU 26
SORU 27
SORU 28
SORU 29
SORU 30
SORU 31
SORU 32
SORU 33
SORU 34
SORU 35
SORU 36
SORU 37
SORU 38
SORU 39
SORU 40
SORU 41
SORU 42
SORU 43
2.SİTOPLAZMA:
- Hücre zarı ile nukleus (çekirdek) arasında yer alır
- Sıvı kısım (sitosol) ve organellerden meydana gelmiştir.
- Organeller özelleşmiş görevleri olan hücre bölümleridir.
- Sitoplazmik sıvının büyük bir kısmını su oluşturur. Su oranı hücrenin görevine ve bulunduğu yere göre değişebilir (Medüzlerde %98, kuru tohumlarda %5-%10).
- Sıvı kısımda Suda erimiş tuzlar büyük ve küçük moleküllü organik maddeler de bulunur. (Kolloid yapı)
- Sitoplazmada hücrenin belirli bir şekil almasını sağlayan, sitoplazmik hareketleri yönlendiren, organize enzimatik reaksiyona yardım eden mikrotübül ve filamentler bulunabilir.
- Solunum reaksiyonlarının ortak evresi (Glikoliz)Sitoplazmada gerçekleşir.
Sitoplazmada Bulunan Organeller:
- Ribozom
- Endoplazmik Retikulum
- Golgi Cisimciği
- Lizozom
- Koful
- Mitokondri
- Plastitler
- Sentrozom
RİBOZOM
- Ökaryot ve prokaryot bütün hücrelerde bulunur.
- Protein sentezinin gerçekleştiği yerdir.
- Nükleoprotein yapılı zarsız organeldir.(RNA -Protein)
- Büyük ve küçük olmak üzere iki alt birimden meydana gelir.
- Ökaryotlarda çekirdekcikten, Prokaryotlarda çekirdekçik olmadığı için DNA'nın özel bir bölgesinden üretilir.
ENDOPLAZMİK RETİKULUM
- Hücre zarı ile çekirdek zarı arasında uzanır.
- Hücre içi madde taşımacılığı yapar.Hücrede madde iletimini sağlar.
- İnce kanalcık ve keseciklerden yapılmış zar sistemidir.
- Üzerinde ribozom bulunanlara granüllü E:R ,bulunmayanlara granülsüz E.R denir.
Granülsüz E.R’ da yağ sentezi gerçekleştirir
E.R; ayrıca yedek besin ve salgı depolar.
(Örneğin: Kaslarda Ca++ iyonlarının depolanması)
GOLGİ CİSİMCİĞİ
- Kökenini E.R dan alır.
- Granülsüz endoplazmik retikuluma benzer.
- Düz, ince kanalcık veya kompleks kesecikler halindedir.
- Hücrenin paketleme ve salgı merkezidir.
- Ribozomda sentezlenen proteinler önce E.R sonra golgiye geçer ve burada paketlenir.
- Üretip salgıladığı maddelere örnekler; Glikoprotein, Lipoprotein,Yağ,Selüloz (bitki hücrelerinde)
- Gerekli hallerde yağları depolar.
BİLGİ:
Genellikle sentriyolün civarında ve çekirdeğin üzerine yakın olarak bulunur
Golgi aygıtı birçok alt birimlerden meydana gelmiştir. Bu birimlerin her birine diktiyozom denir (Yunanca diktiyon = ağ, soma = vücut demektir). Diktiyozomların tümü Golgi Aygıtını oluşturur.
ER'dan osmium ve gümüş içeren boyalarla boyanmasıyla ayrılır, ilk defa 1898 yılında İtalyan bilim adamı Calmio Golgi, gümüşlü boya ile sinir hücrelerinde üstüste dizilmiş plakaları tanımladığından, bu yapıya, bilim adamının ismine adanarak "Golgi Aygıtı" dendi, önemi elektron mikroskobuyla ortaya çıktı.
LİZOZOM
- Golgi aygıtından veya E.R’ dan meydana gelir.
- Eritrositler (Alyuvar) dışında tüm hayvan hücrelerinde bulunur.
- Bitki kök ucu meristem hücrelerinde lizozom benzeri yapılar vardır
- Hücre içi sindirim enzimlerinin bulunduğu organeldir.
- Fagositoz ve pinositozla hücreye alınan maddeler lizozom enzimleriyle parçalanır
- Yaşlanan, yıpranan ve ölen hücrelerin yok eder.
- Hücrenin içinde parçalanıp kendi kendini yeme olayına otoliz denir.
- Otolizin tüm dokuda meydana gelmesi haline de histoliz denir
Bilgi:
Mitokondriterin büyüklüğünde (0,5 mikron çapında); sayıca onlardan az ve daha düşük yoğunlukta; lipoprotein yapısında tek tabakalı bir zarla çevrilmiş, içlerinde litik enzimler (hidrolazlar, proteazlar, lipaztar ve fosfatazlar; toplam kırktan fazla enzim saptanmıştır) içeren, çoğunluk küremsi keseciklerdir (Şekil 3,1 ve 5). İlk defa 1955 yılında fare karaciğerinde saptanmış, daha sonra alyuvarlar hariç, tüm hayvansal hücrelerde, özellikle vücudun savunmasından sorumlu olan akyuvarlarda ve makrofajlarda, bol miktarda bulunduğu görülmüştür. Bitki hücrelerinde, mantar¬larda ve mayalarda lizozom benzeri yapıların olduğuna ilişkin bazı kanıtlar vardır. Bakterilerde ise lizozom yoktur; fakat litik enzimler bulunmuştur
KOFULLAR (VAKUOL)
- İçi sıvı doludur.
- Koful öz suyunda; organik ve inorganik maddeler vardır.(Nişasta,sakaroz, organik asitler, antokyan, organik kristaller.
- Çeşitleri
Besin kofulu
Boşaltım kofulu
Vurgan (Kontraktil) koful
- Hücredeki etkileri.
Madde alışverişinde
Beslenmesinde
Boşaltımında
Madde depolanmasında
Sindiriminde
- Paramesyum (Terliksi hayvan ) gibi tatlı sularda yaşayan tek hücrelilerde kontraktil kofullar fazla suyu aktif olarak boşaltır.
- Genç bitki hücrelerinde kofullar küçük ve sayıca az, yaşlı bitki hücrelerinde ise oldukça büyüktür.,Hayvan hücrelerinde kofullar küçük ve azdır.
Koful zarı meydana geltiren yapılar:
- Hücre zarının içeri kıvrılmasından.
- Endoplazmik retikulumdan.
- Golgi cisimciğindeki yassı keselerden.
- Çekirdek zarından.
MİTOKONDRİ
- Çift zarlıdır.
- Yapısal olarak prokaryotik hücreye benzer.
- DNA, RNA ve Ribozom bulundurur.
- İhtiyaç durumunda mitokondriyal DNA sayesinde çoğalabilirler.
- Hücrenin enerji santralleridir (ATP sentezi).
- Oksijenli solunumun Krebs Çemberi reaksiyonları ve ETS reaksiyonları burada gerçekleşir.
- Hücre içinde O2 'nin kullanır ve CO2'nin açığa çıkarır.
Oksijenli Solunum:
PLASTİTLER
- Plastitlerin bulunmadığı yerler:
Hayvan hücrelerinde
Bakterilerde,
Mavi - yeşil alglerde ve
Mantarlarda
- Üç çeşit plastit bulunur
- Kloroplast,
- Kromoplast
- Lökoplast
1.Kloroplast:
- Bitkilerde ve tek hücrelilerden öglena da bulunur.
- Çift zarlıdır.
- Kendine ait DNA, RNA, ribozom ve ETS bulundurmakla mitokondrilere benzerlik gösterir.
- Yeşil renk maddesi klorofildir ; granumda bulunur. Fotosentez tepkimeleri gerçekleşir.
- İhtiyaç durumunda DNA'sı ile çoğalabilir.
- Fotosentezin aydınlık evre reaksiyonlar granumdaki lamellerde, Karanlık evre reaksiyonlar stromada gerçekleşir.
2. Kromoplast
- Meyve, çiçek ve çeşitli dokularda görülen ; kırmızı, sarı, turuncu vb. renkleri oluşturan pigmentleri vardır.
Örnek: Domateste kırmızı (Likopin = fikoeritrin)
Limonda sarı (Ksantofil)
Havuçta turuncu (Karoten)
3. Lökoplast
- Renk maddesi bulundurmaz.
- Bitkilerin besin depolayan organeller.
- Nişasta ve proteinlerin yapım ve yıkımını sağlayan enzimleri bulundurur.
Not: Plastitler arasında ışığa bağlı olarak gerçekleşen dönüşüm olayları gözlenir.
Örnek: Işık alan lökoplastlar, kloroplastlara onlar da kromoplastlara dönüşebilir.
SENTROZOM
- Hayvan hücrelerinde ve bazı ilkel bitki hücrelerinde bulunur.
- Bulunmadığı yerler:
Bazı protozoalarda,
Nöron gövdesinde,
Olgun yumurta hücresinde,
Çizgili kas hücrelerinde
Gelişmiş bitki hücrelerinde
- Bir çift sentriolden meydana gelir
- Zarla çevrili değildir.
- Sil ve kamçı oluşumu, hücre bölünmesinde iğ ipliklerinin üretilmesini sağlar.
- Sentriol çifti yalnız hücre bölünmesi sırasında çoğalır.
- Bir hücrede herhangi bir biyokimyasal tepkime gerçekleşiyor ve bu tepkimeye ait özel bir organel bulunmuyorsa, tepkime her zaman sitoplazmada gerçekleşir.
3.ÇEKİRDEK:
- Çekirdeği oluşturan kısımlar:
Çekirdek zarı
Çekirdek sıvısı
Çekirdekçik
Kromozomlar
- Hücre zarı ile aynı özelliğe sahiptir.
- Hücre zarından farkı, Çift katlıdır
- RNA ile ATP moleküllerini geçirebilir.
- Çekirdek sıvısı, sitoplazma gibidir.
- Çekirdekçik, ribozomların üretildiği yerdir.
- içeriğinde DNA, RNA ve protein bulundurur.
- Kromatin, çekirdekte bulunan DNA ve proteinlerden meydana gelmiş dağınık ve ağsı yapıdır.
- Kromozom, sıkıca paketlenmiş kromatinden oluşan ve hücre bölünmelerinin özellikle metafaz evresinde görülebilir.
- Her türün kromozom sayısı sabittir. Farklı türlerde aynı sayıda kromozoma rastlanabilir.(İnsan ve Moli balığının kromozom sayısı)
- Canlının organizasyon derecesi ile kromozom sayısı arasında bir ilişki yoktur.
- Canlının ilkel yada gelişmiş olması kromozom yapısı (gen çeşidi) ile ilgilidir.
- Kalıtsal özelliklerin aktarılması ve açığa çıkarılmasından sorumlu olan genler, kromozomlar üzerinde yer alır.
- Bir kromozom üzerinde çok sayıda gen bulunur.
- Kromozomların temelini DNA ve histon proteinleri oluşturur.
- DNA ,histon proteinlerine sarılarak nükleozomları ,nükleozomlarda kromaidleri ve bazılarıda kısalıp kalınlaşarak kromozomları meydana getirirler.
- BİTKİ VE HAYVAN HÜCRESİ
SORULAR
SORU 1
SORU 2
SORU 3
SORU 14
SORU 15
SORU 16
SORU 17
SORU 18
SORU 29
SORU 30
SORU 31
SORU 33
SORU 34
SORU 35
SORU 36
SORU 38
SORU 42
SORU 43
SORU 44
SORU 45
SORU 46
SORU 47
SORU 48
SORU 50
SORU 52
SORU 54
SORULAR
1
6.
7.
23.
24.
25.
27.
45.
46.
48.
5
52.
58.
59.
107.
133.
151.
153.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder